Eleştirel Düşünme ve Eleştirel Düşünme Eğilimi

Eleştirel düşünme konusunda yapmış olduğu çalışmalarıyla tanınan Paul (1992) eleştirel düşünmeyi, kişinin kendi düşünmesini iyileştirmek için, düşünme eylemini gerçekleştirirken bunun üzerinde düşünmesi olarak tanımlamakta ve bu tanımda iki şeyin oldukça önemli olduğunu belirterek, bunları su şekilde açıklamaktadır (Foundation for Critical Thinking, 1992)

• Eleştirel düşünme sadece bir düşünme değil, aynı zamanda kendi kendini geliştirmek için nelerin etkili olduğunu düşünmektir.
• Kendi kendini geliştirme de, bireyin düşünürken kullanacağı standartlar konusundaki becerisiyle ilgilidir. Bir diğer deyişle, standartlar yoluyla kendi düşünme biçimini geliştirmesidir.
Facione ve Facione (1996) göre eleştirel düşünme eğilimi, insanları bir konuyla ilgili inandıkları ve yapacakları hususunda karar vermelerini sağlayan doğrusal olmayan dairesel bir süreç olup, eleştirel düşünme becerileri için gereklidir. Çalışmalar, eleştirel düşünme becerileri ve eleştirel düşünme eğilimleri arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir (Profetto-McGrath, 2003; Shin, Jung, Shin ve Kim, 2006). Facione ve arkadaşları (1995) Eleştirel düşünme eğilimini düşünerek karar vermeyi ve problem çözmeyi sağlayan tutarlı içsel motivasyon olarak tanımlanmıştır.
Bu eğilimleri Kökdemir (2003) şu şekilde açıklanmaktadır:
• Doğruyu arama: Seçenekleri ya da birbirinden farklı düşünceleri değerlendirme eğilimlerini içeren bu boyutta kişi gerçeği arama, soru sorma becerisi, kendi düşüncesine ters olan veriler karsısında bile nesnel davranma eğilimi gösterir.
• Açık fikirlilik: Kişinin farklı yaklaşımlara karşı hoşgörüsünü ve kendi hatalarına karşı duyarlı olmasını ifade etmektedir. Bu boyutta birey, herhangi bir karar verirken başkalarının görüşlerini de göz önüne alır.
• Analitiklik: Sorun çıkabilecek durumlara karşı dikkatli olma ve zor problemler karsısında bile akıl yürütme ve nesnel kanıtları kullanma eğilimini gösterir.
• Sistematiklik: Örgütlü, planlı ve dikkatli araştırma eğilimidir.
• Kendine güven: Kişinin kendi akıl yürütme süreçlerine duyduğu güveni ifade eder.
• Meraklılık: Herhangi bir çıkar ya da beklentisi olmaksızın kişinin bilgi edinme ve yeni şeyler öğrenme eğilimini yansıtır.
• Olgunluk: Zihinsel olgunluk ve bilişsel gelişimi ifade eder.
Ennis’e (1991) göre, eleştirel düşünme becerilerinin öğretilmesinde en önemli faktör “öğretmen”dir (Ennis, 1991’den akt., Dam ve Volman, 2004). “Öğretmenin temel görevi öğrenmeye rehberlik etmek ve öğrenmeyi kolaylaştırmaktır. Etkili öğretim yapabilmek için öğrencilerin nasıl öğrendiklerini ve geliştiklerini bilir. Onları entellektüel, sosyal ve kişisel gelişimlerini destekleyecek etkinlikleri düzenler, olanaklar sağlar. Eleştirel düşünme, problem çözme ve performanslarına ait gelişmelerini özendirmek için çeşitli öğretim stratejileri uygular.” (MEB, 2002; Öztürk 2004). Bundan dolayı düşünme becerilerinin öğretiminde iyi yetiştirilmiş öğretmenlerin özel bir yeri vardır. Ashton (1988), okulların eleştirel düşünen bireyler yetiştirme amacının önündeki en büyük engelin, öğretmenlerin eleştirel düşünme bilgi ve becerisinden yoksun olması olduğunu belirtmiştir (akt., Akbey, 2007). Öğretmenlerin yanı sıra öğretim programlarının da bunu desteklemesi gerekir. Eğitim programları ve eleştirel düşünmeyle ilgili alan yazında az sayıda deneysel araştırmanın olduğu dikkat çekmektedir. Akınoğlu (2001), eleştirel düşünme becerilerini temel alan Fen Bilgisi öğretiminin öğrencilerin Fen Bilgisi dersine karşı tutumları ve Fen Bilgisi dersi erişileri üzerinde geleneksel anlayıştan daha etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır. Şahinel (2001) eleştirel düşünme becerileriyle tümleşik dil becerilerinin geliştirilmesi yaklaşımının, ögrencilerin toplam erişileri ve Türkçe dersine yönelik tutumları üzerinde, geleneksel yöntemden daha etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır. Benzer şekilde Wilks’e (1995) göre okulların, iyi sorgulayan, daha fazla katılımcı olan, tartışmalara daha açık olan, tahminleri ve öncelikleri belirleyen, alternatifler arayan, çeşitli görüşlerden anlam çıkaran öğrenciler yetiştirilebilmesi için öncelikle dersleri verecek öğretmenleri bu yeterlilikleri kazanacak şekilde yetiştirmek gerekir (akt., Akbey, 2007).
Düşünme Stili ve Eleştirel Düşünme Eğilimi Arasındaki İlişki
Düşünme stili ile eleştirel düşünme eğilimi arasında önemli iki benzerlik bulunmaktadır. Birincisi, önceden tanımlandığı gibi düşünme stili yeteneklerin kullanılmasındaki tercih edilen yolu ifade eder. Benzer şekilde eleştirel düşünme eğilimi de eleştirel düşünmeye eğilimi ifade eder Bundan dolayı, her iki yapıda insanın düşünme alışkanlığının (zihnin alışkanlıkları) altını çizmektedir. İkinci olarak, her iki yapıda kendi yollarında geniş yapılardır. Düşünme stili yapısı zihinsel stil çalışmalarındaki üç geleneğin stil özelliklerini kapsarken eleştirel düşünme eğilimi yapısı ise “tarafsız disipline olma iddiasında, farklı ortam ve durumlarda ideal eleştirel düşünür, genellenebilir tanımlarını” içermektedir (Facione, Facione ve Giancarlo, 2001, s. 2). Literatürde, bu alanların her biri ayrı ayrı ya da farklı değişkenlere göre yoğun bir şekilde incelenmiştir. Fakat bu iki yapının arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırma sayısı azdır. Bu araştırmanın de- ğişkenleri ile doğrudan ilişkili olarak Zhang (2003) düşünme stillerinin eleştirel düşünme eğilimlerine katkısını araştırmıştır. Çalışmanın temel amacı, düşünme stillerinin eleştirel düşünme eğilimlerine önemli katkısı olup olmadığını araştırmaktır. Çalışmanın örneklemini Çin üniversitesine devam eden Pekinden ve Nanjing gelen iki öğrenci grubu oluşturmuştur. Katılımcılara Düşünme Stilleri Envanteri (Sternberg ve Wagner, 1992) ve eleştirel düşünme eğilim ölçeği (Facione ve Facione, 1998) uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, her iki örneklemin düşünme stillerinin, eleştirel düşünme eğilimlerine katkıda bulunduğu gözlenmiştir. Bu bulgular, sadece sınıf içi öğretimi değil, aynı zamanda, akademik ve akademik olmayan programın değerlendirilmesine de etki etmektedir. Farklı veri tabanlarından anahtar kelime birleşimlerini kullanarak (eleştirel düşünce, eleştirel düşünme eğilimi, öğrenme stilleri, bilişsel stiller ve düşünme stilleri gibi) yapılan araştırmanın az olduğu görülmüştür (Zang, 2003). Bunların çoğu deneysel araştırmadır. Örneğin, McDade (2000) tarafından sağlık alanındaki öğrenciler üzerinde yapılan araştırmada sezgisel öğrenme stili ile meraklılık, gerçeği arama eğilimi ve toplam eleştirel düşünme eğilimi puanı ile anlamlı ilişki bulunmuştur (Bostic, 1989; Gadzella ve Mas Ten, 1998) Nathan (1997) tarafından hemşirelik öğrencileri üzerinde yapılan çalışmada Watson-Glaser Eleştirel Düşüme ölçeği ile Kolb’un Öğrenme Stili Envanteri arasında herhangi bir anlamlı ilişki bulunmamıştır (Krank, 1994; McCrink, 1999). Bilişsel stiller ile eleştirel düşünme arasında anlamlı ilişki bulan çalışmalar zihinsel stilin eleş- tirel düşünmede önemli rol oynadığı argümanını desteklemektedir Bunun yanında yaptıkları deneysel olmayan çalışmanın sonuçlarına göre Feldhusen ve Goh (1995) eleştirel düşünmenin yaratıcılık kavramının bütünleşik bir parçası olduğunu ve yaratıcı düşünceyi geliştirmeye yönelik programların diğer faktörler arasında bilişsel stile mutlaka yoğunlaşması gerektiğini savunmaktadır. Öğrencilere iyi sorgulama yapmayı, tartışmalara açık olan, sorunlara alternatif çözümler arayan, çeşitli görüşlerden farklı düşünceler üreten, günlük etkinliklerini yönetme becerisine sahip bireyler yetiştirmesini beklemektedir. Böyle öğrencilerin yetiştirilebilmesi için öncelikle dersleri verecek öğretmenlerin bu yeterliliklerle donanık olması gerekir.
Öğretmenlerin Düşünme Stillerinin Eleştirel Düşünme Eğilimlerini Yordama Gücü
(İstanbul-Fatih Örneği)
Makalenin tamamına erişmek için tıklayın.

Doç. Dr. Serap Emir